İletişim Başkanlığı’nca yayımlanan ‘Ayın Tarihi’ mecmuasının yeni sayısında, ‘1’inci yılında İsrail’in Gazze’ye saldırıları’ konusu ele alındı. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın görüşlerine yer verilen mecmuada; Fidan, Türkiye’nin Gazze konusunda yürüttüğü barış diplomasisini, insani yardımları, Türkiye’nin memleketler arası arenadaki türel eforlarını ve bundan sonra atılacak adımları kıymetlendirdi. Türkiye’nin yalnızca Filistinli mazlumların değil, insanlık vicdanının da sesi olduğunu belirten Fidan, Gazze’deki trajediyi dünya gündeminde tutmak için azami itina gösterdiğini tabir etti. Bakan Fidan, “Sayın Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere, milletlerarası tüm temaslarımızda Gazze’deki zulme dikkati çekmek için diplomasinin tüm imkanlarını kullandık. Gazze’nin yerle bir edilmesine, Gazzeli kardeşlerimizin topyekun gaye alınmasına sessiz kalamazdık. Hakikaten, zulüm karşısında sesimizi yükseltmekten, gerçek olanı söylemekten çekinmedik. Prensipli ve dengeli bir hal sergiledik. İsrail’e ateşkes davetinde bulunurken ve bu taraftaki eforları desteklerken Filistinli tüm taraflarla da daima temas halinde olduk. Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas’ın dünyaya seslenmek için TBMM kürsüsünü tercih etmesi tesadüf değildir. Ağustos ayında Mahmut Abbas’ı TBMM Genel Şurası’nda ağırlarken, görüştüğümüz Hamas yetkililerine de ateşkes müzakerelerinde yapan bir tavır sergilemelerini telkin ettik” değerlendirmesinde bulundu.
‘BİRÇOK ÜLKEYİ CESARETLENDİRDİK’
2 devletli tahlilin milletlerarası arenada tekrar ve güçlü biçimde gündemde tutulmasında Türkiye’nin büyük rol oynadığının altını çizen Fidan, “Filistin probleminde gerçek olandan yana tutum alma konusunda, birçok ülkeyi cesaretlendirdiğimizi düşünüyorum” dedi. İsrail Savunma Bakanlığı’nın, 9 Ekim 2024’te Gazze’ye yönelik besin, içecek ve yakıt dahil her türlü insani yardımın girişini yasakladığını aktaran Fidan, bunun taammüden bir soykırım siyaseti izlendiğinin göstergesi olduğuna dikkat çekti.
‘DİPLOMASİNİN TÜM İMKANLARINI KULLANIYORUZ’
İsrail’in, Gazze’de bombardımanı sürdürürken, insanları sistematik olarak aç, susuz ve ilaçsız bıraktığına değinen Fidan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Tedavi imkanında mahrum Gazzeliler, hastalıklarla, salgınla baş başa bırakılıyor. Gazzeliler, tüm dünyanın gözü önünde mevte terk ediliyor. Toprakları çalınmaya devam eden Filistinliler, Gazze’de fiziken yok ediliyorlar. Vicdan sahibi olan herkes bu duruma natürel ki isyan ediyor. Biz İsrail’in yaptığı yanlışları, memleketler arası tüm platformlarda lisana getiriyoruz. Lisana getirmeye devam edeceğiz. Türkiye olarak bu mevzuda her açıdan etkin bir siyaset yürütüyoruz. Cumhurbaşkanımızın önderlerle yaptığı görüşmeler dahil, neredeyse tüm temaslarımızda Gazze’deki trajediyi gündeme taşıyoruz. İkili görüşmelerin yanı sıra çok taraflı platformlarda da bu krize tahlil bulunması için diplomasinin tüm imkanlarını kullanıyoruz.”
‘ULUSLARARASI TOPLUM HAREKETE GEÇMELİ’
Vicdan sahibi olan insanların, Gazze’de yaşananlara isyan etmemesinin imkansız olduğunu lisana getiren Fidan, “Gazze, İsrail’in maskesini düşürdü. Gazze, İsrail siyasetinin bilakis, Filistinlilerin maruz kaldığı işgali ve zulmü tüm çıplaklığı ile gözler önüne serdi. Bu Filistin sorununa ait global farkındalığın artmasını sağladı” dedi. Bakan Fidan, İslam ülkeleri başta olmak üzere memleketler arası toplumun Gazze’deki zulmü durdurmak için daima birlikte harekete geçmesi gerektiğini vurguladı. Bölgenin yeni çatışmalara değil, kalıcı barış ve istikrara muhtaçlığı olduğuna dikkat çeken Fidan, şunları kaydetti: “Filistinli kardeşlerimiz de en az İsrailliler kadar inanç içerisinde yaşamak istiyorlar. İsrail’in işgal ve saldırganlığının sürdüğü bir ortamda, bölgede ne huzur olur ne de refah. Türkiye olarak biz, 1967 sonlarında, başşehri Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devleti kurulmadan kalıcı bir barışın mümkün olmayacağına inanıyoruz. Memleketler arası toplum, Gazze’deki soykırıma artık dur demeli. Aksi halde Netenyahu kan dökme çılgınlığına devam edecek.”
‘TÜM DÜNYA İÇİN BÜYÜK BİR KAZANIM OLACAKTIR’
Fidan, Netanyahu bölgeyi ateşe verirken İsrail’e yönelik silah satışının durdurulmamasının memleketler arası toplum açısından utanç verici olduğunu bildirdi. Bölgede sürdürülebilir bir barış isteniyorsa, yapılması gerekenin Filistinlilerin kendi topraklarında itimat içinde yaşayabilecekleri 2 devletli tahlili hayata geçirmek olduğuna işaret eden Fidan, “Bu inançla dün olduğu üzere gelecekte de Filistinli kardeşlerimizin yanında olacağız. Memleketler arası platformlarda Filistin davasına sahip çıkacağız. Bu hususta ortak bir vicdan oluşturmak için diplomasinin tüm imkanlarını sonuna kadar kullanacağız. Biz şuna inanıyoruz; Filistin’de adil ve kalıcı barışın sağlanması, yalnızca bölge için değil, tüm dünya için büyük bir kazanım olacaktır” açıklamasında bulundu.
ALTUN: TÜRKİYE’NİN ROLÜ, DİPLOMASİYLE SINIRLI DEĞİL
İletişim Başkanı Fahrettin Altun da mecmuada ‘Filistin davamızda Türkiye’nin barış diplomasisi’ başlıklı başyazı kaleme aldı. Altun; Türkiye’nin, Filistin halkının haklı davasını savunmaya yönelik barışçıl teşebbüslerini ve insani yardımlarını sürdürdüğünü belirterek, Türkiye’nin izlediği diplomatik stratejinin, yalnızca çatışmaların sona erdirilmesini değil, birebir vakitte adil ve kalıcı barışın tesisini de hedeflediğinin altını çizdi. Gazze ve Batı Şeria’da yaşananların, sadece bir coğrafyanın değil, insanlık onurunun derin bir krizini temsil ettiğine işaret eden Altun, “İsrail’in orantısız güç kullanımı, suçsuz sivillerin yaşadığı yerleri maksat alan hücumları ve ekonomik ambargo, Filistin halkını adeta bir açık hava hapishanesinde yaşamaya zorlamaktadır. Bilhassa Gazze’de su, ilaç, elektrik üzere temel insani gereksinimlere erişim neredeyse imkansız hale gelmiştir. Bu durum çocuklar ve yaşlılar başta olmak üzere savunmasız nüfusun hayatını önemli ölçüde tehdit etmektedir. Türkiye, Filistin sorununda öteden beri etkin bir rol oynamış ve Filistin halkının haklı taleplerini savunmada kararlı olmuştur. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde Türkiye, İsrail’in işgal ve ilhak siyasetlerine karşı milletlerarası arenada güçlü bir duruş sergilemektedir. Bu bağlamda Türkiye, başşehri Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin kurulması için davette bulunmakta ve 2 devletli tahlilden yana hal almaktadır. Türkiye’nin Filistin problemindeki rolü, yalnızca diplomasiyle sonlu değildir. Türkiye, Filistin halkına yönelik insani yardımlarını kesintisiz sürdürmektedir. Türk Kızılay ve Türkiye’nin öbür sivil toplum kuruluşları, Gazze’ye ve Batı Şeria’ya tertipli olarak insani yardım ulaştırmakta, yaralıların tedavisi için sıhhat takımları göndermektedir” dedi.
‘TÜRKİYE, İNSANLIK ONURUNA DA SAHİP ÇIKMAKTA’
Türkiye’nin, Filistin probleminde barışı savunmaya ve Filistin halkının yanında durmaya devam edeceğini vurgulayan Altun, “İsrail’in saldırgan tavrına karşı Filistin halkına takviye vermek, Türkiye’nin dış siyasetinin temel taşlarından biridir. Filistin konusunda gerçekleştirilen barış diplomasisi teşebbüsleri, memleketler arası toplumun adalet anlayışını sorgulatan bir hamaseti de beraberinde getirmektedir. Türkiye, Filistin için yürüttüğü bu hak çabasında sırf siyasi duruş sergilemekle kalmayıp tıpkı vakitte insanlık onuruna da sahip çıkmaktadır” değerlendirmesinde bulundu.
‘Ayın Tarihi’ dergisi, ‘Türkiye’, ‘Diplomasi’, ‘Dünya’, ‘Kültür-Sanat’, ‘İletişim’, ‘Yayın’ başlıklı 7 kısımdan oluşuyor. Mecmuanın ekim sayısına, İrtibat Başkanlığı’nın web sayfası üzerinden erişilebiliyor.