Ayşegül Kahvecioğlu – Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, CHP başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘başörtüsü yasa teklifi’ne karşı ‘başörtüsüne anayasal teminat’ kartını açması ve yeni bir çalışma için talimat vermesinin akabinde, AK Parti’nin izleyeceği yol haritası netleşmeye başladı.
Anayasa değişikliği teklifi için dün gerçekleştirilen Adalet Bakanı Bekir Bozdağ başkanlığındaki toplantıya, AK Parti Küme Başkanvekilleri Bülent Turan, Muhammet Emin Akbaşoğlu, Yılmaz Tunç ve TBMM Anayasa Kurulu üyeleri ile birtakım hukukçular katıldı.
Bozdağ, hafta sonu da Anayasa ve Adalet Komitesi Liderleri ile bir ortaya gelecek; hazırlanan anayasa değişikliği metni pazartesi günü kabine toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sunulacak.
Edinilen bilgiye nazaran anayasa değişikliğinin, Erdoğan’ın da işaret ettiği üzere iki ayağı bulunacak. AK Parti kurmayları, ‘başörtüsü’ ile ilgili yapılacak düzenleme kapsamında anayasanın ‘kanun önünde eşitlik’ başlıklı 10. hususuna ya da ‘Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması’ başlıklı 13. unsuruna “Kamu ve her türlü alanda kılık kıyafet hürdür. Rastgele bir formda tahdit ve sınırlama uygulanamaz” ya da “Bir mesleğin icrası haricinde kamu ve her türlü alanda kılık kıyafet özgürdür. Rastgele bir zorlama uygulanamaz” biçiminde bir tabirin eklenebileceğine işaret ediyor.
Söz konusu 10. unsurun mevcut hali şöyle: “Herkes, lisan, ırk, renk, cinsiyet, siyasî niyet, felsefî inanç, din, mezhep ve gibisi sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Bayanlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Bu amaçla alınacak önlemler eşitlik prensibine ters olarak yorumlanamaz. Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve görev şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak önlemler eşitlik prensibine ters sayılmaz. Hiçbir bireye, aileye, zümreye yahut sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve yönetim makamları bütün süreçlerinde kanun önünde eşitlik unsuruna uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.”
13. hususta ise “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın sadece anayasanın ilgili hususlarında belirtilen sebeplere bağlı olarak ve lakin kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, anayasanın kelamına ve ruhuna, demokratik toplum tertibinin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük prensibine muhalif olamaz” sözü yer alıyor.
“KADIN-ERKEK VURGUSU”
Erdoğan’ın yeni anayasa çalışmasında ‘aile kurumunu güçlendirecek ilave değişiklikler’ talimatı kapsamında ise anayasanın “Ailenin korunması ve çocuk hakları” başlıklı 41. unsurunda yapılacak düzenleme ile ‘kadın ve erkek’ vurgusunun öne çıkarılabileceği belirtiliyor. Söz konusu husus, “Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler ortasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile bilhassa ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli önlemleri alır, teşkilatı kurar. Her çocuk, korunma ve bakımdan yararlanma, yüksek faydasına açıkça karşıt olmadıkça, ana ve babasıyla ferdî ve direkt bağlantı kurma ve sürdürme hakkına sahiptir. Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları esirgeyici önlemleri alır” kararlarını içeriyor. Kurmaylar, “Karı-koca yükümlülüğü üzerinden erkek ve bayan vurgusu öne çıkarılabilir. Bu vurgunun yanı sıra çocuk kavramının lakin aile içinde onlarla olabileceği belirtilebilir. Böylelikle eşcinsel evlilikler, eşcinsel birlikteliklerde evlat edinme ya da sperm bankasından çocuk sahibi olabilme üzere tartışmalı başlıkların önüne geçilmiş olacaktır” diyor.