İnsülinin ana görevi vücuttaki glikoz seviyelerini düzenlemektir. İnsülin kan şekerinin gereğinden fazla yükselmemesi için gereklidir. İnsülin ayrıca yağ dokusunda yağların depolanmasından sorumlu ana hormondur.
İnsülin direnci, insülinin işlevini düzenli olarak yerine getirememesi anlamına gelir. Hücreler, insülinin etkisine karşı duyarsız hale gelir. İnsülin direnci durumunda, insülin normal işlevini yerine getirmede başarısız olur.
Hücrelerin yaşaması için glikoz gereklidir. Bu nedenle, hücrelere az glikoz gelirse, vücut daha fazla insülin üreterek bu durumu telafi etmeye çalışır. Bu artan insülin üretimi, bir müddet kan şekeri seviyelerinin normal aralıkta kalmasını sağlar. Zamanla, ileri bir aşamaya gelindiğinde, insülindeki artış bile artık normal kan şekeri değerlerinin yakalanmasını sağlayamaz. Pankreas insülini doğru şekilde üretmezse veya etkisi olması gerektiği kadar etkili olmazsa kandaki glikoz fazlalığı olan hiperglisemi oluşur. Bu şekilde insülin direnci durumu, diyabeti tetikler.
İnsülin direnci nedenleri
Çoğu durumda insülin direncinin gelişiminden belirli bir neden sorumlu olarak kabul edilmez, ancak durumu etkileyebilecek bazı risk faktörleri vardır:
Genetik faktörler
Bazı çalışmalar, insülin direnci yaşayan kişilerin kendi insülin reseptörlerinde değişikliklere neden olan ve böylece pankreastan kana salındıktan sonra görevini gerçekleştirmek için gerekli bağlantıyı engelleyen genetik anormallikler olabileceğini göstermiştir. Bazı kişilerde insülin ve reseptörleri arasındaki bağlantının doğru şekilde kurulamamasının nedeni genetik faktörler nedeniyle ortya çıkar.
Cinsiyet
Kadınlarda insülin direncinin yaygınlığı daha düşük olmasına rağmen, bu rakamlar menopozdaki östrojen seviyelerindeki azalma ve vücut yağının daha merkezi dağılımı ile eşitlenme eğilimindedir ve etkilenen kadınların yüzdesini arttırır.
Obezite
Göbek bölgesindeki yağlanmalar ile insülin direnci arasındaki ilişki kanıtlanmış bir gerçektir. Yağ hücreleri, adipokinleri iltihaplı bir süreçle serbest bırakarak karaciğerdeki insülinin etkisine karşı koyar ve karaciğerde artan insülin uyarısını sürdürerek karaciğerde artan glikoz üretimine neden olur. Aynı şekilde kaslarda yağ birikmesi ve daha az glikoz alımı gerçekleşir. Bütün bunlar diyabete yol açabilecek bir glikoz intoleransını tetikler.
Diyet
Son yıllarda doymuş yağların tüketimi ve sodyumdan zengin diyetler insülin direncinin gelişimi ile ilişkilendirilirken, Akdeniz diyeti koruyucu bir faktör olarak önerilmektedir.
Hareketsiz yaşam tarzı
Obezite ile aynı şekilde göbek yağ dokusunda yağların birikmesine neden olan hareketsiz yaşam tarzı da insülin direncini tetikleyebilen faktörler arasındadır.
İlaçlar
Çok sayıda hastalığın tedavisinde kullanılan ve kronik tedavilerde insülin direncinin ortaya çıkmasına neden olabilen kortizon veya türevleri (kortikoidler) insülin direncine neden olabilir.
İnsülin direnci belirtileri
İnsülin direncinin klinik olarak belirtilerle tanımlanması zor olabilir, çünkü bu bir hastalık değildir. Belirtiler farklı hastalıklarla karıştırılabilir. Ancak bazı belirtilerin bir arada görülmesi insülin direncini aklınıza getirebilir.
– Polidipsi olarak bilinen artan bir su içme ihtiyacı vardır. Yüksek kan şekeri seviyeleri, insülin direnci olan bireyde susuzluğun artmasına neden olur.
– Ayrıca bu kişilerde poliüri adı verilen idrara çıkma sayısının arttığı gözlemlenmektedir. Bu aynı zamanda daha fazla idrar üretimine neden olan glikoz seviyelerindeki artıştan da kaynaklanmaktadır.
– Özellikle şeker veya karbonhidrat yemeye daha fazla ihtiyaç vardır. Bu süreç, kaslar gibi dokularda glikozun emilmemesi nedeniyle ortaya çıkar.
– Kas dokusunda şekerin emilmemesi, kas dokusuna düzgün çalışması için gerekli enerji kaynağı sağlanmadığı için genel bir yorgunluk hissi yaratır.
– Kilo alımı görülür ve ayrıca göbek bölgesinde yağ birikimi vardır. Vücudun diğer bölgelerindeki yağın anormal dağılımı da belirgindir, bu nedenle vücut kitle indeksinde bir artış olur.
– Başta boyun, koltuk altı bölgeleri ve kasık olmak üzere vücudun bazı bölgeleri koyulaşır. Kandaki insülin artışının sonucu olarak bu tür değişiklikler ortaya çıkar. Boyun bölgesinde küçük siğiller de görülebilir.
– Kalp ve damar sağlığı bozulabilir. İnsülin direnci metabolik sendromla yakından bağlantılıdır. Bir kez geliştiğinde hipertansiyon, hiperkolesterolemi, hipertrigliseridemi, prediyabet veya diyabetin ortaya çıkması an meselesidir. Bu faktörler birleştiğinde, kalp ve damar hastalıkları riski çok daha yüksektir.
– Direkt olarak insülin direnci ile ilişkilendirilemese de hirsutizm, bu bozukluğun polikistik over sendromunun bir parçası olduğu durumlarda, kadınlarda genellikle görülmediği bölgelerde kıl fazlalığının görülebildiği durumdur.
Komplikasyonlar
İnsülin direnci durumunda, karaciğer hücreleri, kas ve yağ dokuları insülin uyarısına yeterince yanıt vermez. Hücreler artık glikozu doğru ve hızlı bir şekilde ememezler.
Şekerler kanda kalır ve hiperglisemiye neden olur, bu durum prediyabet, diyabet ve diğer rahatsızlıklara yol açabilir.
Prediyabet durumunda kan şekeri beklenenden yüksektir, ancak seviyeler diyabet teşhisine izin verecek kadar yüksek değildir. Bu durum genellikle diyabetten önceki durumdur.
Diyabet, yıllar içinde kalp hastalıkları, felç, kalp krizi, görme kaybı, böbrek yetmezliği ve alt ekstremite kayıpları gibi başka komplikasyonlara da yol açabilir.
İnsülin direnci tedavisi
Uygun bir diyetin uygulanmasından ilaç tedavilerine kadar, insülin direncinin etkilerini azaltmanın etkili yolları vardır. Bu durumun iyileştirilmesinde en güçlü etki, yaşam tarzındaki değişikliklerdir.
Diyet ve önerilen besinler
İnsülin direncine karşı koymak için kalori alımını azaltmak ve düşük glisemik indeksli gıdalarla beslenmek çok önemlidir. Diyetler arasında doymuş yağları sınırlayan ve meyve, sebze, balık ve tam tahıllara odaklanan Akdeniz diyeti önerilmektedir. En çok tavsiye edilen yiyecekler şunlardır:
Karbonhidratlar ve tam tahıllar: Bu gıdalarda bulunan lifler trigliseritleri düşürür, tokluk hissini artırır ve insülin üretimini düzenler.
Proteinler: Kas kütlesi oluşturmaya yardımcı oldukları ve insülin ve glukagon salgılanmasını uyardıkları için önemlidirler. Yağsız etlerden (haftada en fazla bir kez kırmızı et yenmelidir), bakliyatlardan ve az yağlı peynirlerden elde edilen proteinleri tercih edin. Hücrelerin insüline duyarlılığını artırmak için yararlı olan esansiyel yağ asitlerini içeren yağlı balıkları tüketmek özellikle önemlidir.
Meyve ve sebzeler: Bu gıdalar insülin yanıtını iyileştirir ve metabolik süreçlerde belirleyici rol oynayan çinko, krom ve demir gibi besinleri içerir.
İnsülin direnci ve aşırı kilo
İnsülin direnci aşırı kilo alımını kolaylaştırabilir. Hiperglisemi, karaciğerin bir noktada fazla glikozu yağa dönüştürmesine neden olur. Bunlar, özellikle göbek bölgesinde yer alan yağlanma şeklinde kalça, uyluk ve göbek üzerinde yağ hücreleri olarak birikir.
İnsülin direnci durumunda kilo vermek için amaç her zaman kandaki ideal şeker seviyesini korumaktır. Bunu yaparak, hem proteinlerin metabolizmasına (kas kütlesi oluşturma) hem de yağların metabolizmasına (birikimlerini azaltarak) etki ederek insülin doğru şekilde üretilir.
Bunun için her gün az ve sık öğünler (5-6) yiyerek kan şekerinizi kontrol altında tutun, seçtiğiniz besinlerin glisemik indeksine her zaman dikkat edin. En önemli öğün, insülin direnci durumunu kötüleştirmemek için asla atlamamanız gereken kahvaltıdır.
Kaçınılması gereken yiyecekler
İnsülin direnci durumunu iyileştirmek için, kaçınılması veya ciddi şekilde sınırlandırılması gereken bazı yiyecekler vardır.
Doymuş yağlar: Aşırı yağlı etler, salam ve sosisler, tereyağı veya margarin gibi katı yağlar ve eski peynirler, uzun vadede insüline karşı hücresel dirence yol açabilecek gıdalardır. Kızartmalar da önerilmemektedir.
Tatlılar ve şekerler: Beyaz şeker ve tatlılarda, atıştırmalıklarda ve bisküvilerde bulunan şeker, kan şekerinin yükselmesine neden olur.
Çok şekerli meyveler: Hurma, muz, incir, üzüm ve karpuzdan kaçınarak elma, armut, mandalina, kiraz, çilek, şeftali ve kayısıyı tercih edin.
Egzersiz
İnsülin direncinin tedavisi, kişinin yaşam tarzını değiştirmersiyle başlar ve buna düzenli fiziksel aktivite de dahildir. Spor yapmak, insülin duyarlılığını artırır.
Kasın vücudunuzdaki en fazla doku olduğunu ve glikozun en çok tüketildiği yer olduğunu unutmayın. Aktif olmayan kas, insülinin etkisine o kadar duyarlı değildir, bu nedenle hareket, insülin direncine karşı koymada önemli bir faktördür.
Bu nedenle haftada en az 2,5 – 3 saat fiziksel aktivite yapılması tavsiye edilir. Uzmanlar, her gün 30 ila 60 dakika egzersiz yapmayı ve orta yoğunlukta egzersiz yapmayı önerir. Örneğin her gün yapılan tempolu yürüyüş mükemmel bir aktivitedir.
Ayrıca sigara içiyorsanız sigarayı bırakmak önemlidir çünkü sigara içmek insülin direncini arttırır.