AKP Genel Lider Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, MKYK toplantısı sonrası yaptığı açıklamada Yunanistan Genelkurmay Başkanı’ın Sakız Adası’na giderek yaptığı açıklamalara, “Yunanistan’ın genel kurmay liderlerinin çocukçu açıklamalar yapması, ergen psikolojisiyle konuşması Yunanistan’ı kaygılandırmalı. Genelkurmay başkanlığına getirilenler bu makamları taşıyacak tartı üretemiyorlar, daima Yunan iç siyasetinde çok sağcılara seslenen bir yaklaşım ortaya koyuyorlar.” karşılığını verdi.
AKP’li Çelik, MKYK toplantısı sonrası yaptığı açıklamalarda bulundu. Çelik, geçtiğimiz günlerde Sakız Adası’na giderek Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Lideri Recep Tayyip Erdoğan‘ın “Bir gece apansız gelebiliriz” kelamlarına verdiği, “Tehdidi çok ciddiye alıyoruz ve gerekirse muzaffer olmaya hazırlanıyoruz” cevabıyla gündeme gelen Yunanistan Genelkurmay Lideri Konstantinos Floros‘a yanıt verdi. Çelik, Floros’un “çocuksu açıklamalar” yaptığını söyleyerek, “ergen psikolojisiyle hareket ediyor” dedi.
Gündeme dair açıklamalar da yapan AKP Sözcüsü Çelik’in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
Bartın faciası
“Bartın’daki maden kazasının aydınlatılması için her türlü soruşturma yapılacak. Cumhurbaşkanımız süreci en başından beri takip etti. Parti kümemiz bir kurul kurulması için teklif verdi. Bu acı olay nasıl meydana geldi? Bu olayın oluşmasına sebep verecek ögeler nelerdir? Bunlar ortaya çıkarılarak kamuoyu ile paylaşılacaktır.
Yeni Anayasa
Anayasa ile ilgili bahisler gündemde. Başörtüsü konusunun bir anayasa değişikliği olması gerektiğini belirtip tıpkı vakitte bu değişikliğin ve aile ile ilgili düzenlemeleri de kapsaması gerektiğini söz ettik.
28 Ekim’de Cumhuriyet Bayramı’mızdan bir gün evvel Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından bir “Türkiye Vizyonu” konuşması yapılacak.
“Terörle gayret tercih değil bir zorunluluktur”
Terörle gayret konusunda yürüttüğümüz çalışmalar dünya tarafından yakından takip ediliyor. BM’nin 51. hususuna nazaran terörle uğraşımızı sürdürüyoruz. Topraklarımızı korumak konusunda kararlılığımızı sürdürüyoruz. TBMM’de bu tip uğraşlar için hayır oyu veren partilerin terör konusunda ya ilgisiz ya da bilgisiz davrandığı görüldü. Durum ve tablo net. Terörle çaba tercih değil bir zorunluluktur.
Kılıçdaroğlu’nun ABD gezisi
Daha evvel ABD ziyaretleriyle ilgili ‘Kimin nereye gittiği bizi ilgilendirmez’ demiştim. Ancak mevzu bizden çıktı, kendisini ziyaret edenler son derece manasız ve başarısız ziyaret olarak değerlendirdiler. İktidarı eleştirirken demokrasi ve şeffaflık kavramları kullananların kendi idarelerinde otokrat yaklaşım sergilediklerini sıkça görürüz. Bu kadar şeffaflık diyen birisi seyahate katılanları atlatarak 8 saat ortadan kayboldu.
Şimdiye kadar bir açıklama yapılmadı. Bu kadar büyük seyahat yapacağım, kanaat liderleriyle buluşacağım dediğiniz seyahatin mutad ziyaretler dışında tek konuşulan unsuru genel liderin kendi grubundan, oraya giden gazetecilerden de haberiz formda 8 saat kaybolması oldu. Hasebiyle enteresan şeffaf seyahat olmuş. Şöyle bir cümle CHP tarafından söylenmişti; CHP adayı olacak kişinin kapasitesine bakılmaz, memleketler arası aktörlerin kimi işaret ettiğine bakılır diye bir cümle. Bunu hangi CHP’li büyükşehir belediye lideri söylemiştir? Bir yandan ABD otoritelerinden ‘biz Türkiye’deki muhalefeti destekleyeceğiz’ diye söylemişken, kendiniz Cumhurbaşkanı adayı olmak istediğinizi her yere hissettirirken, bunun vatandaşa izah edilmesi gerektiğini söz ettim. Tam zıddının olduğunu görüyorum. 8 saat kaybolmalar, gibisi yaklaşımlarla oraya gidenlerin, destekleyenlerin bile son derece başarısız bulduğu seyahat olarak gündeme geldi.
CHP esaslı siyasi parti, bu türlü partinin genel liderinin seyahatinin düşük profilli, etkisiz, negatif tartışma yaratacak planlanması farklı mevzudur. Dayanılmaz bir siyasi hazırlıksızlık olduğu. Topluma yanlışsız bildiri konusunda sınıfta kaldığı görülmüştür. En suçsuz yaklaşanlar bile, şöyle deniyor; bu seyahatin maksadı neydi?
Kimin ne yaptığı bizi ilgilendirmez, bu kadar gündem olunca bu siyasetin gündemidir. Bir siyasi parti genel liderinin 8 saat kaybolması öbür tartışmaları gündeme getirmiştir. O tartışmaları takip ediyoruz.
“Kayıp yılları nasıl vereceksiniz?”
Anayasa son hali verildikten sonra ortaya koyulacak. Burada AK Parti tarafından büyük uğraş verilerek çözülmüş sıkıntının akabinde bir teklif getirdi CHP. Türkiye’de o vakitler yargı, askeri vesayeti kışkırtmak için ne tıp siyasi teşebbüsler, provokasyonlar yapıldığını hepimiz canlı yaşadık. Bunlardan sonuç alamayanlar AYM’ye götürerek ya da öbür halde engellemeye çalıştılar.
Sayın Kılıçdaroğlu geçmişte yapılanı düzelteceğiz diyor, burada bir soru var, o süreçlerde sizin ortaya koyduğunuz haller, bir kuşak, iki kuşak bayanlar geleceğini kaybettiler. Helalleştim diye kapatırsanız samimiyet ve cari açık ortaya çıkar. Kayıp yılları nasıl vereceksiniz?
Gerek vesayet konusunda biz iktidara gelirsek başörtüsü türban ayrımındaki klasik, nahoş siyasi tuzağı tekrar kurmaya çalışanlar var. Bakanlık yapmış bir CHP’li siyasi tuzağı yine diriltmeye çalışarak, ‘Benim gibiler iktidara gelirsek türbanla uğraşmaya devam edeceğiz’ dedi. Mutfakta ne olduğunu biliyoruz. Bu berbatlığın karşısında CHP Genel Lideri ve idaresi hiçbir şey söylememiştir.
Velev ki onun dediği üzere bir ayrım olsa bile ne oluyor da siz yetki alıyorsunuz insanların kılık, kıyafetiyle uğraş etmek için. Toplumsal demokratlarla alakaları yok, Avrupa’daki sağ partilerin programıyla benzeşiyorlar. Eski bir bakan olan üyeniz konuştuğu vakit niçin sessiz kalıyorsunuz.
“Teklifimizi Cumhurbaşkanımıza sunduktan sonra getireceğiz”
Demokrasi, şeffaflık, hukuk, adalet diye söyleniyor, lakin programa gelince yönetilemez cari açık ortaya çıkıyor. Siyasette iletimizi sötzle ulaştırıyoruz fakat tarihe aksiyonlarımız geçiyor. Biz teklifimizi Cumhurbaşkanımıza sunduktan sonra getireceğiz. Başka teklifimizin ne mahsuru var, daha görmeden reddediyorlar. Ailenin güçlendirilmesinden bahsediyoruz.
İddia ediyorum, bizim getirdiğimiz ailenin takviyesi sıkıntısını vatandaşa sunalım, Türk siyasi tarihinin en ezici sonucunu alır. İçinde aile geçen karşısında daha hassas olmaları gerekirdi. Orada da maalesf son vakitlerde yaşadığımız tartışmalar çerçevesinde kabul edilemez duyarsızlık olduğunu tabir etmek isterim.
“Putin AK Parti kazansın diye çalışıyor demeleri takıntılı bir yaklaşım olmuş”
“Devlette bir muhataplık oluşturulmuştur”
Cemevleri konusunda yapılan kıymetlendirme, cumhuriyet tarihinin en kıymetli olaylarından bir adedidir. Gereksinimlerin bir kısmı karşılanmıştır. Birliğimizi büyütme manasında büyük bir adımdır. Herkesin duyduğu memnuniyeti gördük. Eksiği fazlası doğaldır, kıymetlendirilir. Devlette bir muhataplık oluşturulmuştur. Alevi kurumlarının asimilasyonuna değil, onların otantik geleneklerine saygılı bir formda geliştirilmelerine imkan verecektir.
Bu tip adımlar atıldığı vakit eksiği, fazlası şudur deniliyor. Bu doğaldır. Ancak birilerinin bizim kurumlarımız bizden çıkıyor, ya da bahsettiğiniz HDP bölümünden gelmişti, buraya kayyum atanıyor yaklaşımı, problemin tahlilinden, birlikten, dirlikten beslenen yaklaşımlar değil, çözümsüzlükten, kaostan yana yaklaşım ortaya koyuyorlar.
Şimdi bu adım atılmıştır. Sonuç olarak devlette bir muhataplık oluşturmuştur. Alevi kurumlarının asimilasyonuna değil onların otantik geleneklerine saygılı formda geliştirilmelerine dayanak verecektir. Onun ötesinde bir yaklaşım sözkonusu olmaz. Kendi siyasi zihniyetlerine farklı örgütlerin kayyum atadığı kesitler bu türlü diyor. Bunu kategorik olarak mahkum etmeye çalışmanın yeterli niyetli yaklaşım olmadığını göirüyoruz. Canlarımızla birliğimizi, dirliğimizi pekiştirmeye devam edeceğiz.
“Çocukçu açıklamalar yapması, ergen psikolojisiyle konuşması Yunanistan’ı kaygılandırmalı”
Normalleşme için adım atan taraf biziz. Hazımsızlığın karşı taraftan geldiğini görüyoruz. Askerlik bir hayat üslubu, yalnızca meslek değil. Yunanistan’ın genel kurmay liderlerinin çocukçu açıklamalar yapması, ergen psikolojisiyle konuşması Yunanistan’ı kaygılandırmalı. Genelkurmay başkanlığına getirilenler bu makamları taşıyacak yük üretemiyorlar, daima Yunan iç siyasetinde çok sağcılara seslenen bir yaklaşım ortaya koyuyorlar. Burada Yunanistan mukaveleleri ihlal etmektedir. Birileri adalarda mangal yapıp, Türkiye’ye karşı laflar söylüyor. Çocuksu haller. Yunanistan’da muhalefet ‘Yunanistan’ın tamamını öteki devletlerin üssü haline getirdiniz’ diyor.
Kendi ülkelerinin geleceğini öteki ülkelere bağımlı kıldıklarını söyleyen herhalde öteki bir hükümet gelmemiştir. Öbür ülkelerin eyalet valisi üzere konuşuyor Miçotakis. Bu sorunlar diplomasi yoluyla çözülebilir diyoruz. Türk uçakları tacizden, adaları silahlandırmaktan vazgeçerlerse, Ege’yi Yunan gölü yapmaktan uzak dururlarsa tansiyonun değerli bir kısmı aşağı inmiş olur.”